Erdoğan: İsrail tüm insanlığın gözünde insanlık suçu işliyor
Erdoğan’ın konuşmasından satırbaşları:
Başta Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere aziz şehitlerimizi ve vatan topraklarımızı kanlarıyla sulayan kahraman gazilerimizi rahmetle anıyorum.
100. yıl heyecanımıza telefon ederek veya mesaj göndererek ortak olan dost ülke başkanlarına şükranlarımı sunuyorum. Cumhuriyetimizin 100. yılını anlam ve önemine yakışır şekilde büyük bir gururla kutladık.
Boğaziçi’nde düzenlenen geçit töreninde ülkemizin sanayi alanında ulaştığı seviyeyi bir kez daha görme fırsatı bulduk. TCG Anadolu öncülüğünde 100 savaş gemimizin gerçekleştirdiği geçit töreni hem duygulandırdı hem de sevinç kaynağı oldu.
Geçit törenimiz donanmamızın gücünü göstermenin yanı sıra önemli stratejik açıklamalara da yer verdi.
Başta Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere aziz şehitlerimizi ve vatan topraklarını kanlarıyla sulayan kahraman gazilerimizi rahmetle anıyorum. 100. yıl heyecanımıza telefon ederek veya mesaj göndererek ortak olan dost ülkelerimizin liderlerine şükranlarımı sunuyorum. Cumhuriyetimizin 100. yılını, anlamına ve değerine yakışır şekilde büyük bir gururla kutladık.
Boğaziçi’nde düzenlenen geçit töreninde ülkemizin sanayi alanında ulaştığı seviyeyi bir kez daha görme fırsatı bulduk. TCG Anadolu öncülüğünde 100 savaş gemimizin gerçekleştirdiği geçit töreni hem duygulandırdı hem de sevinç kaynağı oldu.
Türkiye’nin ayakta kalabilmesi için savunma sanayi başta olmak üzere her alanda güçlü olması gerekiyor. Mevcut vatanı bizim için harika bir yer olarak göreceklerinden oldukça memnunuz.
Kimseye düşmanlık beslemeden ordumuzu güçlendirmeye devam edeceğiz. 100’üncü yıl dolayısıyla yaptığımız konuşmada Türkiye’nin son yüzyılda kaydettiği ilerlemeyi somut rakamlarla karşılaştırmalı olarak sunduk.
Rakamlar, Cumhuriyeti kimin koruduğunu, kimin sömürdüğünü açıkça gösteriyordu. Cumhuriyeti salonlara, balolara hapsedenlerin, onu millete mal etmek yerine kendi ideolojilerinin aracı haline getirenlerin, bu ülkede Cumhuriyet’e karşı hareket edenlerin bu tarihi yıldönümünü nasıl algılaması gerektiğini gösterdik. yıllar.
Milleti dışlayan, milleti olmayan soğuk törenler yerine, Cumhuriyetimizin ruhuna uygun olarak halkımızla omuz omuza kutlamalar yaptık. Davetimizi kabul eden, evlerini, araçlarını, işyerlerini bayraklarımızla süsleyen tüm vatandaşlarıma teşekkür ediyorum.
Pazar günkü sofra da Gazi Mustafa Kemal’in arzusunu yansıtıyordu. Gazi’nin mirasını gerçek anlamda yaşatacak olanlar, milletin efendisi olan değil, 85 milyon insanın tamamına hizmet edenlerdir. Bunu başardık, bunu başardık.
Dönemimize kadar Türkiye’nin en büyük sorunu milletin kurduğu Cumhuriyeti, milletin bedelleriyle, inançlarıyla, kültürüyle hesaplaşma aracı haline getiren sömürücülerdi. Gardırop Atatürkçüleri yıllardır bu ülkeyi ikinci sınıf ekonomiye mahkum ettiler. Bunlar Gazi’nin ölümünden sonra yıllarca milleti inleten insanlardır.
Bunlar 1960’tan beri her 10 yılda bir milli iradeye saldıran insanlardır. Bunlar Anadolu insanına takunya, örümcek kafalı, makarnacı, yobaz diyerek hakaret eden insanlardır. Kıyafetlerinden dolayı kızlarımızı üniversite kapısında ağlatan insanlar bunlar.
Bunlar Cumhuriyet mitingleri adı altında darbe çığırtkanlığı yapan insanlardır. Bunlar depremzedelerimize oy verme tercihlerinden dolayı hakaret eden insanlardır. Onlar bu faşist zihniyetin mensuplarıdır. Bu çevreler bugün de farklı formüllerle nefretlerini dile getirmeye devam ediyorlar. Cumhuriyet kutlamalarında bile nefret söylemi yayan bu gruba asla itibar etmeyeceğiz.
Hiçbir zaman demokrasiden ve milli iradenin rehberliğinden sapmadık. Hizmet ve çalışma siyasetini dünya görüşümüzün merkezine yerleştirdik. Milleti kutuplaştıran değil, topluma sahip çıkanlar olduk. Kimseyi dışlamadan, farklılıkları tehdit olarak görmeden, herkesi aynı amaç ve kader etrafında toplayarak milli birliğimizi güçlendirdik.
Gazi’nin ‘en büyük eserim’ dediği yatırımları Türkiye Cumhuriyeti’ne kazandırdık. Demokrasimizi tüm kurumları ve kurallarıyla kurmak adına, Cumhuriyet ile Cumhuriyet arasına çekilen tel örgülerin kaldırılması için gece gündüz çalıştık. Elbette eksiklerimiz, kusurlarımız, tüm çabalarımıza rağmen yapamadıklarımız var.
Elini vicdanına koyan herkesin kabul edeceği gerçek şudur: Türkiye Cumhuriyeti 100. yılını kutlarken, her zamankinden daha güçlü, daha özgüvenli ve daha saygındır.
Biz birlikte Türkiye’yiz. Bizler tarihi büyük zaferlerle dolu kahraman ataların torunlarıyız. Bize yakışan birlik ve beraberliktir. Bir duvarın tuğlaları gibi birbirine kenetlenmelidir. Bunu başardığımızda Allah’ın izniyle önümüzde hiçbir engel kalmayacak. El ele vererek Türk Yüzyılını barış yüzyılı yapacağımıza yürekten inanıyorum.
Cumhuriyetimizin 100. yılını Gazze ve Filistin’de kardeşlerimizin katledildiği acı bir dönemde kutladık. 7 Ekim’den bu yana Gazzeli kardeşlerimiz büyük bir zulüm ve vahşete maruz kalıyor. Arkasında Avrupa ve Amerika’nın koşulsuz desteğini taşıyan İsrail yönetimi, tüm dünyanın gözü önünde insanlık suçu işliyor.
Dün Gazzeli kardeşlerimize hizmete sunduğumuz Dostluk Hastanesi İsrail güçleri tarafından hedef alındı. Bu kritik sağlık kurumu İsrail barbarlığının son kurbanı oldu. Kanser hastaları ilaca erişimlerini kaybetti. Ancak savaşta bile hastanelere dokunulmuyor, hastaları taşıyan ambulanslar vurulmuyor.
Devlet savaş hukukuna uymakla yükümlüdür. Bu saldırı tek başına İsrail’in hakları, hukuku ve insani değerleri tanımadığını kanıtlamaya yeterlidir. İsrail’in saldırıları sonucunda aralarında çok sayıda bebek, çocuk ve kadının da bulunduğu 8 bin 500 Filistinli şehit oldu. 21 binden fazla Filistinli kardeşimiz yaralandı. BM’ye göre hâlâ enkaz altında 1000’den fazla ceset bulunuyor.
Gazze’de pek çok değerli bina yıkıldı veya yıkıldı. Üç hafta önce elektriği, suyu, yakıtı ve gıdası kesilen Gazzeliler, açlık ve yoğun bombardımanla katlediliyor. Ne yazık ki demokrasinin ve insan haklarının beşiği olduğunu iddia eden ülkeler bu katliamı açıkça desteklemektedir. Türkiye olarak insani, adil ve onurlu davranışlarımızı bugün de sürdürüyoruz.
Sivillere yönelik eylemleri kabul etmediğimizi her fırsatta vurguluyoruz. Gazze’ye daha fazla bomba atılarak güvenliğin sağlanamayacağını belirtiyoruz. Devlet hakkını tamamen kaybetmiş görünen ve örgüt gibi davranan İsrail’in bir an önce durdurulması gerektiğine inanıyoruz. Gazze’deki temiz insanların haklarını her platformda sonuna kadar savunacağız.
Filistin mitingimiz başta İsrail olmak üzere tüm dünya tarafından yakından takip edildi. Gazze için ayağa kalkan siyasi parti liderlerine, sanatçılara, yabancı konuklarımıza ve 1,5 milyondan fazla cesur insana teşekkür ediyorum.
25. gününü geride bırakan bu katliamın önlenmesi en öncelikli önceliğimizdir. Bunun olabilmesi için öncelikle ateşkesin sağlanması ve kalıcı barışın yolunun açılması gerekiyor. Bunun için Filistin-İsrail Uluslararası Barış Konferansı’nın en uygun platform olacağına inanıyoruz. Yeni bir güvenlik mekanizmasının kurulmasını gerekli görüyoruz. Türkiye olarak böyle bir adım atılırsa sorumluluğu üstlenmeye hazırız.
Savaşın diplomatik yollarla bitirilmesi için çalışırken, Gazze’deki kardeşlerimize de tüm imkanlarımızla destek olmayı sürdürüyoruz. Bugüne kadar 10 uçaktan yardım malzemesi gönderdik. 54 subayımızın bölgeye sevkini sağladık. Ülkemizin gönderdiği ve bir kısmı Gazzeli kardeşlerimize ulaşan yardım malzemelerinin toplam miktarı 213 tonu buldu.
Refah kapısına daha fazla insani yardım tırının girmesine izin verildikçe yardımlarımızı artıracağız. Türkiye dün olduğu gibi bugün de Filistinli kardeşlerinin yanındadır. Başta Avrupa ülkeleri olmak üzere Batı dünyası, Gazze’de insanlık sınavından bir kez daha başarısız oldu.
25 gündür çocuklar ve kadınlar ölüyor. Hastaneler bombalanıyor. 2,3 milyon mazlum 360 kilometrekarelik alanda hayatta kalmaya çalışıyor. Gazze’de insanlığın her özelliği birer birer yok ediliyor. AB bırakın kınamayı, ateşkes çağrısı bile yapamıyor. Bunu yapmamakla kalmıyor, İsrail zulmünü örtbas etmeye çalışıyorlar. BM Güvenlik Konseyi, BM kuruluşlarının ve Gazzee’deki işçilerin hedef alınmasını izliyor. İnsan hakları örgütleri, işlenen insanlığa karşı suçlara 25 gün boyunca hiçbir tepki göstermiyor.
Çok açık söylüyorum; Bugün binlerce Gazzeli çocuğun ölümünü izleyenlerin herhangi bir konuda söylediği hiçbir şeyin hiçbir değeri olmayacaktır. Önemli olan zor zamanlarda konuşmaktır. Bugün gerçekleri haykırmaktır. İsrail’in katliamlarına karşı ses çıkarmayan tatlı su hakları savunucularının insanlığa ve dünyaya hiçbir faydası olamaz. İnşallah bundan sonra da dik ve kararlı duruşumuzu sürdüreceğiz.
Uluslararası alanda söz sahibi bir ülke olmanın yolu, ekonomisi her yönüyle güçlü bir ülke olmaktan geçiyor. Türk ekonomisini güçlendirip büyütmeye, karşılaştığı zorlukları başarıyla aşmaya çalışıyoruz. 12. Kalkınma Planını Meclisimize sunuyoruz. Katılımcı bir yaklaşımla tüm taraflarla istişarede bulunularak hazırlanan planın en değerli özelliği 2053 vizyonumuza ışık tutmasıdır. Bazıları günlerini Güneş Motel kadar utanç verici parti içi kavgalarla, siyasi kavgalarla geçirirken, biz 30 yıl sonrasının hedeflerini belirliyoruz.